ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

 

GİRİŞ

Yönetim kurulu Anonim Şirketlerde şirketinin temsil ve yönetim organıdır. [1]Yönetim kurulu üyelerinin uyacağı esaslar şirketin işletme konusuyla sınırlı sayılmamıştır. Yönetim kurulu üyeleri şirketi temsil ederken, şirketle ilgili iş ve eylemleri icra ederken şirketin işletme konusu dışındaki konularda da faaliyetlerde bulunabilirler (TTK m. 371/2). Nitekim bu husus da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen bir yenilik olup ultra vires ilkesinin kaldırılması olarak anılmaktadır[2].

Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, şirketin idaresi sırasında şirket tüzel kişiliğine ya da üçüncü kişilere zarar verebilecek kararlar alabilirler ya da eylemlerde bulunabilirler. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunda 6762 sayılı mülga Ticaret Kanunu zamanında var olan mutlak müteselsil sorumluluk sisteminden ayrılarak farklılaştırılmış teselsül ilkesi uyarınca sorumluluğun belirlendiği sistem getirilmiştir[3]. Farklılaştırılmış teselsül ilkesi ile yönetim kurulunun herhangi bir zarara sebebiyet vermesi halinde yönetim kurulu üyelerinin tâbi olacakları sorumluluk sistemini düzenleme altına almıştır[4].

Çalışmamızda anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluklarının genel şartları sırayla incelenmesi ve ardından doğrudan zarar ve dolaylı zarar hallerine değinilerek sorumluluğa etkileri irdelenecektir. Daha sonra ise kusur sorumluluğu ve kusursuz sorumluluk halleri irdelenecektir. En son olarak farklılaştırılmış teselsül ilkesinin mutlak teselsülden farkları, farklılaştırılmış teselsülde zarar kavramı, farklılaştırılmış teselsülde dış ilişki ve iç ilişki kavramları çerçevesinde şekillenecektir.

I. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKİ SORUMLULUKLARININ ŞARTLARI

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidilebilmesi dört şartın bir arada bulunması gerekmektedir.

Bunlar

a.       Görevin ihlali ile ilgili olmalıdır.

b.      Bir zarar olmalıdır.

c.       Yönetim Kurulu Üyelerinin kusuru olmalıdır.

d.      Uygun illiyet bağı olmalıdır.

A. GÖREVİN İHLALİ İLE İLGİLİ OLMALIDIR

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarının doğması için gerekli olan ilk şart, oluşan zararın yönetim kurulu üyeliği görevinin ihlali ile ilgili olmalıdır. Görevin ihlalinden TTK m. 553’te “…kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülükler…”in ihlali anlaşılmalıdır[5]. Kanunda yönetim kurulu üyelerinin sadece kanundan ya da esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde sorumlu olacaklarını düzenlemiştir.

TTK m. 553/1’de sadece esas sözleşme ya da kanun hükmüne muhalefet halinden sorumluluk doğacağı belirtilmiştir. Ancak iç yönergeye ya da başka bir düzenlemeye aykırılık halinde de sorumluluk doğup doğmayacağı, madde metninden anlaşılamamaktadır. Bu konuda TTK hükümlerinde bir boşluk bulunmaktadır. Doktrinde yönetim kurulu üyelerinin iç yönerge çerçevesindeki yükümlülüklerine aykırı hareketlerinin bulunması halinde de farklılaştırılmış teselsül hükümlerine göre sorumlu olacakları görüşü de mevcuttur.[6]

Benzer şekilde, yönetim kurulu tarafından alınan kararlara uygun hareket etmemek de diğer şartlar sağlanırsa görev ihlali olarak değerlendirilmekle birlikte[7] bu durumda görev ihlalinden bahsedilemeyip üyelerin vekalet ilişkisine göre sorumluluğunun şartlarının incelenmesinin daha doğru olacağı düşüncesindeyiz.

B. ZARAR

Hukuki sorumluluktan kaynaklı biz tazminat talebinden bahsedebilmek için genel şart olarak meydana gelmiş ya da meydana gelmesi muhtemel bir zarar söz konusu olmalıdır.[8] Zarara sebebiyet veren kişilerin hukuki sorumluluğunun belirlenmesinde bu zararın tazimi tazmin edilmesi istenecektir.

Zarar kavramı, genel olarak, kişilerin malvarlığında meydana gelen eksilme, pasifindeki bir artış, elde edilmesi gereken kârı elde edememe[9] gibi halleri de içine alarak tanımlanır[10]. Bu hallerin mevcut olması halinde zararın varlığı söz konusu olur ve anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları doğar.

Ayrıca doğrudan zararların yanı sıra dolaylı zarar hallerinde de yönetim kurulunun sorumluluğu söz konusu olabilecektir.

C. KUSUR

Kusur, hukuken korunmayan bir davranış anlamı taşımaktadır.[11] TTK m. 557/1’e göre her yönetim kurulu üyesi ortaya çıkan zarardan kusurunun ağırlığınca sorumlu olacaktır[12]. Buna göre kusurun anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidilebilmesi için aranan kanuni bir şarttır[13]. Farklılaştırılmış teselsül ilkesi ise her bir yönetim kurulu üyesinin zararın tamamından değil, zarardan “kusurunun ağırlığınca” sorumlu olması temeline dayanır.

Kusur bir organın görevini kasten veya ihmalle yapmaması durumunda ortaya çıkar[14]. Kanun koyucu, kusurun derecesiyle alakalı bir açıklama yapmamış olması durumu dikkate alını ise kusur kavramının içerisine kasıt, ağır ihmal kadar hafif ihmal durumları girer[15].

Eski 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 336 ve 339. Maddelerinde yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olduklarına ilişkin bir karine bulunmaktaydı ve bu karineye göre davalı yönetim kurulu üyelerinin kusurları olmadıklarını ispat etmeleri gerekmekteydi ancak TTK m. 553 hükmünde böyle bir karineye yer verilmemiştir. Kusurun varlığını ispat yükümlülüğü davacıya aittir.

D. İLLİYET BAĞI

Kusurlu hareketle meydana gelen zarar arasında bir illiyet bağı illiyet bağı bulunmazsa, davranışta bulunan kişinin sorumluluğuna gidilemeyecektir.[16] Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidilebilmesi için de zarar ile kusurlu hareket arasında illiyet bağı gereklidir[17].

Kusurla yaptırım arasındaki dengeyi İlliyet bağı ile ifade eder21. Yani bir fiilden sorumlu olan kişi ya da kişiler sadece kusurları oranında yaptırıma tabi tutulacaklarından kusur derecelerini aşan yaptırım uygulanamaz.

Esas olan failinin zarardan sorumlu olmasıdır. Fail objektif olarak zarar kendisine isnat edilebiliyorsa sorumlu tutulabilir aksi takdirde fail sorumlu olmaz. Eski 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun 336 ve 339. Maddeleri düzenlemesinde müteselsil sorumluluk kabul edildiğinden; yönetim kurulu üyeleri objektif olarak kendilerine isnat edilemeyecek zararlardan da sorumlu tutulabilmektelerdi. Yeni düzenleme gereğince farklılaştırılmış teselsül ilkesi kabul edildiğinden anonim şirket yönetim kurulu üyeleri, kendi fiilleriyle zarar arasında bir illiyet bağı kurulmadıkça sorumlu tutulamayacaklardır.[18]

II. DOĞRUDAN ZARAR-DOLAYLI ZARAR AYRIMI VE SORUMLULUK

Anonim şirketler çok farklı unsurları bir arada barındırabildiklerinden meydana gelen herhangi bir zararda yalnızca bir kişi ya da bir taraf etkilenmez. Zarardan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenenler olabilecektir. Uygulamada, şirket tüzel kişiliği, pay sahipleri ve alacaklıların zarardan en fazla etkilenen oldukları ile karşılaşılır[19]. Şirket tüzel kişiliğinin bir zarara uğraması durumunda pay sahipleri ve alacaklıların dolaylı olarak o zarardan etkilendikleri görülür.[20]

Pay sahipleri[21] ve alacaklılar doğrudan zarar gören kişiler olmaları halinde dava açabileceklerdir[22]. Bununla birlikte şirket tüzel kişiliğinin de doğrudan zarara uğraması durumunda doğrudan zarara uğrayan sıfatıyla dava açması mümkündür[23]. Doğruda zararda anonim şirket tüzel kişiliğinin zarara uğraması şart değildir. 

Doğrudan zarar halinde açılacak davada, davacılar, dolaylı zarar halinde açılacak davadan farklı olarak, tazminatın kendilerine ödenmesini isteyebilir[24].

Dolaylı zararlarda ise öncelikle doğrudan zarara uğrayan taraf genellikle anonim şirket tüzel kişiliği olarak karşımıza çıkar.[25] Alacaklılar, pay sahipleri ve diğer kişiler dolaylı olarak zarara uğramaktadır[26]. Şirketten alacaklı olan birisinin alacağı tehlikeye düşmüşse, o kişi açısından dolaylı zarar meydana geldiğinden doğan zararının tazmini için sorumlu yönetim kurulu üyelerine karşı dava açabilecektir[27]. Alacaklıların doğrudan böyle bir dava açabilmeleri TTK m. 556 gereği şirketin iflası halinde mümkündür[28].

Dolaylı zarar halinde istenebilecek tazminat durumlarında, zarar görenle zarar veren arasında bir sözleşme ilişkisi aranmaz. Dolaylı zarar halinde açılacak tazminat davasına konu olan zarar kavramı hem sözleşmeden hem de haksız fiilden kaynaklanabilir.

III. KUSUR SORUMLULUĞU-KUSURSUZ SORUMLULUK AYRIMI

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin farklılaştırılmış teselsül hükümlerine göre sorumlulukları, kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır[29]. Yönetim kurulu üyeleri kanundan ya da esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmemesi halinde sorumlulukları da doğmaz.

Yönetim kurulu üyeleri görevlerini yaparken objektif özen yükümlülüğü ile yapmak zorundadır.[30] Bu sebeple yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederlerken verdikleri bir zararda sorumlulukları ve kusurları objektif olarak bir yönetim kurulu üyesinin o durumda nasıl davranması gerektiğinin ölçüsünün objektif kriteri, tedbirli bir yöneticinin göstermesi gerektiği ölçünün esas alınmasıyla belirlenecektir.[31]

Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederlerken sadece kasten kusurları sebebi ile değil ağır ya da hafif ihmalle zarara yol açabileceklerdir. Ağır ihmal ve hafif ihmal durumlarında da yönetim kurulu üyelerinin farklılaştırılmış teselsül hükümleri çerçevesinde sorumluluklarına gidilebilecektir.

IV. FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜL İLKESİ

Anonim şirketlerde farklılaştırılmış teselsül ilkesi, birden fazla üyenin neden olduğu ortak bir zararda, her bir yönetim kurulu üyesinin kendi sorumlu olduğu zarar oranında tazminatla sorumlu olması esasına dayanan bir ilkedir[32].

Yönetim kurulu üyeleri farklılaştırılmış teselsül ilkesi uyarınca sebep olduğu zarardan daha fazlasını tazmin etmek zorunda kalmayacağından mutlak teselsül ilkesine nazaran, yönetim kurulu üyelerini daha fazla koruyan bir kurumdur.

Farklılaştırılmış teselsül ilkesi zarar gören davacı ile zarara sebebiyet veren yönetim kurulu üyeleri arasındaki dış ilişkiyi belirler[33] yönetim kurulu üyelerinin kendi aralarındaki rücu ilişkisinde farklılaştırılmış teselsül ilkesi uygulanamaz[34].

Farklılaştırılmış teselsül ilkesi yönetim kurulu üyelerinin haklarını koruma amacına hizmet etmek yönünden mutlak teselsül ilkesinden ayrılmaktadır[35]. Mutlak teselsül ilkesine gereğince hiçbir kusuru olmayan ya da zarara asıl sebebiyet veren üyelerden daha az katkısı olan bir yönetim kurulu üyesi de alacaklının dava açması halinde ona ödeme yapmakla yükümlü olmaktayken[36]farklılaştırılmış teselsül ilkesi ile her yönetim kurulu üyesinin kusuru oranında sorumlu olacağından zararda hiç kusuru olmayan yönetim kurulu üyesinin alacaklıya hiçbir ödemede bulunma yükümlülüğü de olmayacaktır.[37] Bu hali ile mutlak teselsülde herhangi bir üyeden alacağının tamamını talep edebilme hakkı bulunan zarar görenin bu hakkı da kısıtlanmış durumdadır.[38]

Örnek vermek gerekir ise üç tane yönetim kurulu üyesinin olduğu bir şirkette yönetim kurulu üyelerinden bir tanesinin sorumluluk tavanı %100, diğer ikisininki ise %20’şer olduğu var sayılır ise sorumluluk tavanı %100 olan yönetim kurulu üyesi ödeme aczi içerisinde olması halinde alacaklı zararının sadece %40’ını diğer iki yönetim kurulu üyesinden %20’şer alarak tazmin edebilecektir.

Mutlak teselsülde olduğu gibi farklılaştırılmış teselsül ilkesine göre de davacı sorumlu yönetim kurulu üyelerinden istediğini dava edebilir, ancak Farklılaştırılmış teselsül ilkesi gereğince sorumluluğu bulunmayan yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılamayacaktır

V. FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜL HÜKÜMLERİ

A. FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜLDE ZARAR KAVRAMI

Yönetim kurulu üyesinin bir davranışı sonucu üçüncü bir kişi ya da anonim şirket tüzel kişiliğinin kendisi zarara uğramış olması durumunda anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidilerek zararın tazmini için de farklılaştırılmış teselsül hükümleri uygulanacaktır

Türk Ticaret Kanunu’nun 557. Maddesi düzenlemesinde birden fazla kişinin aynı zarara sebebiyet vermesi şartı aranmaktadır. Bu husus “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları halinde…” ibaresi ile ifade edilmiştir.

Müteselsil sorumluluk birden fazla yönetim kurulu üyesinin birlikte verdikleri zarardan sorumlu tutulmaları halinde gündeme gelecektir Kanun gerekçesinde "aynı zarar" kavramı ile "birlikte verilen zarar"ın kastedildiği belirtilmiştir[39]. Buna göre sorumluların tek başlarına verdikleri zarardan dolayı[40] müteselsil sorumluluklarının gündeme gelmeyeceği açıktır67.; TTK m. 557 hükmü metninden “…zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde… sorumlu olur.” ibaresinden uyarınca farklılaştırılmış teselsül ilkesi uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.[41]

Türk Ticaret Kanunu’nun 557. maddesinin 2. fıkrasında zikredilen “zararın tamamı” zararın tamamı kavramından, zarara uğrayan tarafın uğradığı tüm zararlar anlaşılmalıdır[42]. Herhangi bir zarara tek bir yönetim kurulu üyesinin sebebiyet vermesi halinde ise farklılaştırılmış teselsül hükümlerinin uygulanmasına gerek kalmayacaktır.

B. FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜLDE DIŞ İLİŞKİ

Yönetim kurulu üyeleri ile davacı arasındaki ilişkiye dış ilişkidir.[43] Sorumluluk davasında hâkim öncelikle sorumlular arasındaki ilişkiyi ve her bir sorumlunun, tazmin edebileceği üst sınır olarak sorumluluk tavanını belirleyecektir.

Davacının öncelikle sorumluluk davası açması gerekir. Bu davada hâkim, Hakim, sorumluluk tavanını belirlerken TBK m. 51 ve 52 hükümlerini de dikkate alarak[44] bütün yönetim kurulu üyelerinin dış ilişkideki sorumluluk tavanlarını ayrı ayrı belirler.

TBK m. 51. madde hükmü tazminatın belirlenmesi hususunda yol göstericidir 52. madde hükmünde ise indirim sebepleri belirtilmiştir. Farklılaştırılmış teselsül ilkesi çerçevesinde açılacak sorumluluk davasında her bir sorumlunun sorumluluk tavanı bireysel olarak belirleneceğinden[45], sorumlular hakkında TBK m. 52 hükmüne dayanarak bireysel indirim sebeplerinin uygulanması da gündeme gelebilecektir.  

Buradaki önemli bir nokta, davacı tek bir yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu için dava açsa dahi dış ilişkide her bir yönetim kurulu üyesinin sorumluluk tavanını tek tek belirlenmesi gerektiğidir. Her bir yönetim kurulu üyesinin sorumluluk tavanını belirlemesinden sonra davacı, istediği üyeden[46], sorumluluk tavanı ile sınırlı kalmak kaydıyla zararının tazminini talep edebilecektir.

Yönetim kurulunca yönetim yetkisi bazı üyeler ya da üçüncü kişilere devredilmişse[47] bu kişilerin davranışları sebebi ile meydana gelen zararlarda bu kişilerin sorumlulukları yönetim kurulundan ayrı olarak dikkate alınmalıdır[48]. Yetkiyi devralan, sorumluluğu da devralmakla birlikte yetki devri yapan yönetim kurulu üyelerinin yetki devrinin usulüne uygun yapılmasından[49] ve TTK m 375/1 uyaronca gözetim yükümlülüğünden dolayı sorumluluğu devam etmektedir[50]. Devredilmesi yasak olan yetki devrinden dolayı zarar doğmuşsa da Usulüne aykırı olarak devredilen yetkinin asıl sahibinin sorumluluğunun da devam etmekle birlikte[51] bu kişiler fiili organ[52] gibi değerlendirilerek sorumluluk tavanları belirlenerek sorumluluklarına gidilmelidir[53]

Davada davalı gösterilsin ya da gösterilmesin yönetim kurulu üyelerinin tamamının eğer zarara tek başlarına sebebiyet verselerdi ne kadar tazminat ödeyecek olduklarının belirlenmesinden sonra davacı, her bir sorumludan, zararının tamamını değil; sadece talepte bulunacağı yönetim kurulu üyesinin sorumluluk tavanına kadar talepte bulunabilecektir[54].

Davacı her bir yönetim kurulu üyesinin sadece sorumluluk tavanına kadar takipte bulunabilir[55].

TTK m. 560 hükmü uyarınca Davacı, zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde sorumluluk davası açmalıdır. Her halde zararı doğuran fiilin gerçekleşmesinden itibaren 5 yıl geçmekle, sorumluluk davası açma hakkı zamanaşımına uğrayacaktır.

C. FARKLILAŞTIRILMIŞ TESELSÜLDE İÇ İLİŞKİ

Yönetim kurulu üyelerinin kendi aralarındaki ilişki iç ilişki olarak adlandırılır.[56] Sorumlu yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk davasında kendileri hakkında hükmedilen sorumluluk tavanına kadar ödemede bulunmaları durumunda bu ödemelerin, gerçekte payına düşen miktardan fazlasını teşkil edebilecektir. Bazı durumlarda zararda sorumlulukları bulunan bir kısım yönetim kurulu üyeleri davada davalı olarak gösterilmemiş ve hiçbir ödemede bulunmamış olabilirler. Bu durumda ödemede bulunan yönetim kurulu üyeleri paylarına düşenden daha fazla bir miktarda ödeme yapmak zorunda kalmış olabilirler; TTK m. 557/3 hükmü uyarınca dış ilişkide payına düşenden fazla bir miktarda ödemede bulunan yönetim kurulu üyesi, açacağı bir rücu davasında, fazladan ödediği miktarı, diğer yönetim kurulu üyelerinden talep edebilir[57].

Açılacak rücu davası, sorumluluk davasından tamamen farklı bir dava olacaktır. Bu sebeple hâkim sorumluluk davasında belirlenen sorumluluk tavanlarıyla bağlı olmayacaktır.[58] Mahkeme davaya yeni bir dava olarak bakacak ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını yeniden belirleyecektir. Bu belirlemeye göre kendi payına düşenden fazla bir miktarda ödeme yapmış olan davacı diğer yönetim kurulu üyelerine rücuda bulunabilir.

TTK m. 557/3’e göre mahkemece rücu davasında durumun tüm gereklerini göz önünde bulundurulacağından yönetim kurulu üyesinin aldığı ücret[59], sorumluluğa yol açan fiilden elde edilen menfaat[60], üçüncü kişinin kusurunun ağırlığı gibi hususlar da dikkate alınacaktır.

Sorumluluk davasında davacı zararın tamamının tazmin edilmesini talep etmemiş olsa bile Mahkeme Rücu davasında zararın tümü üzerinden değerlendirme yapacaktır.[61]

Rücu hakkı TBK m. 73 hükmüne göre rücu istemine ilişkin tazminatın tamamının ödenmesi ile birlikte diğer sorumlu ya da sorumluların öğrenilmesinden itibaren iki yıl geçmekle birlikte zamanaşımına uğrar.

TBK m. 73/2 hükmüne göre ise zarar gören hak sahibi tarafından kendisine sorumluluk davası açılan, yönetim kurulu üyesi tarafından diğer yönetim kurulu üyelerine bildirimin yapılmamış olması durumunda zamanaşımı süreleri, bildirimin dürüstlük kuralı çerçevesinde yapılabileceği andan itibaren başlayacaktır.

D. TÜZEL KİŞİNİN YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN DURUMU

TTK m. 359/2 hükmü uyarınca tüzel kişilerin yönetim kurulunda temsil edebilecek bir gerçek kişiyi temsilci olarak atamaları durumunda tüzel kişiyi temsilen yönetim kurulu üyesi olarak atanan gerçek kişi de tıpkı diğer yönetim kurulu üyeleri gibi şirketin işleyişinden ve temsilinden sorumlu olacaktır. Bu kişinin şirket tüzel kişiliğini, gerek üçüncü kişileri zarara uğratması halinde farklılaştırılmış teselsül hükümleri çerçevesinde temsil edilen tüzel kişinin mi yoksa temsilci gerçek kişinin mi sorumlu olacaktır.[62]

TTK m. 359/2 hükmü gereğince anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişinin kendisi olup temsilci gerçek kişi bir yönetim kurulu üyesi olmayıp yönetim kurulu çalışmalarına, tüzel kişiliği temsilen katılmaktadır. Bu sebeple temsilci gerçek kişinin, gerek üçüncü kişilere gerekse yönetim kurulu nezdinde faaliyetlerde bulunduğu anonim şirkete zarar vermesi halinde, bu zarardan dolayı, temsil edilen tüzel kişinin sorumlu olması gerekmektedir[63]. Bu durumda tüzel kişi temsilci gerçek kişiye karşı rücu talebi yöneltebilir[64].

SONUÇ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen farklılaştırılmış teselsül ilkesinin, hakkaniyet esaslarına daha çok hizmet ettiği görüşü hakimdir. Bunun yanında farklılaştırılmış teselsül ilkesi, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin dış ilişkideki sorumluluk ilişkilerinin tespit edilmesine katkıda bulunurken iç ilişkideki sorumluluk ilişkileri farklılaştırılmış teselsül ilkesinden bağımsız bir şekilde çözümlenmektedir.

Zararın tek bir yönetim kurulu üyesi tarafından mı yoksa birden fazla yönetim kurulu üyesi tarafından mı verildiği irdelenmelidir. Tek bir yönetim kurulu üyesinin zarara sebebiyet vermesi durumunda farklılaştırılmış teselsül ilkesine ilişkin bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmayacak olmakla zarara birden çok yönetim kurulu üyesi birlikte sebebiyet vermişse, farklılaştırılmış teselsül ilkesi çerçevesinde sorumluluklarına gidilecektir.

Yine farklılaştırılmış teselsül ilkesi uyarınca anonim şirketler yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidebilmek için kusur aranmaktadır.

Dış ilişkide her bir yönetim kurulu üyesinin sorumluluk tavanı belirlendikten sonra payına düşen miktardan daha fazlasını ödediğini düşünen yönetim kurulu üyeleri, iç ilişkide sonuç doğuracak şekilde, TTK m. 557/3 çerçevesinde diğer yönetim kurulu üyelerine karşı rücu davası açabilecektir. Rücu davasında mahkeme bilk açılan sorumluluk davasındaki hâkimin belirlediği oranlara bağlı olmadan kendisi bir yargılama yapacak ve tüm sorumluların sorumluluk oranlarını belirleyecektir.



[1] 1 AYHAN, Rıza/ ÇAĞLAR, Hayrettin/ÖZDAMAR, Mehmet, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 2020,

[2] PULAŞLI, Şirketler, s. 430.

[3] PULAŞLI, Şirketler, s. 725.

[4] PULAŞLI, Şirketler, s. 725.

[5] TEKİNALP, Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 2015, 4. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, s. 432.;

[6] Aynı yönde görüş için Bkz: ÇAMURCU, Emin, Anonim Ortaklıklarda Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi Uyarınca Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluklarının Belirlenmesi, 2015, On İki Levha Yayınları, İstanbul, s. 62.

[7] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar-I, s. 437.;

[8] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar-I, s. 434.

[9] EREN, s. 545.;

[10] EREN, s. 545.

[11] EREN, s. 594

[12] PULAŞLI, Şirketler, s. 725.

[13] DOĞANAY, s. 57.

[14] PULAŞLI, Şirketler, s.712.

[15] EREN, s. 599 vd.;

[16] TEKİNALP, s. 366;

[17] HELVACI, Mehmet, “Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül”,

[18] TEKİNALP, s. 429.;

[19] BOZKURT YAŞAR, Sevgi, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyeleri Aleyhine Şirket Adına Sorumluluk Davası Açılmasına Karar Vermeye Yetkili Organ”, BATİDER, C. 34, S. 1, 2018, s. 140.

[20]BOZKURT YAŞAR, s. 140.  

[21] Pay sahiplerinin doğrudan zarara uğrayacakları durumlara örnek olarak; pay sahibinin yeni pay alma hakkının engellenmesi, payının haksız şekilde iptali, haksız olarak kâr payı dağıtılmaması gibi durumlar verilebilir (Bkz. BİLGİLİ, Fatih/DEMİRKAPI, Ertan, Şirketler Hukuku, 2013, 9. Basım, Dora Yayınları, Bursa, s. 597)

[22] PULAŞLI, Şirketler, s. 700.

[23] PULAŞLI, Şirketler, s. 699.

[24] PULAŞLI, Şirketler, s. 701.

[25] PULAŞLI, Şirketler, s. 702.

[26] Örneğin şirketin zarara uğraması halinde pay sahipleri de dolaylı olarak zarar uğramış olmaktadırlar (Bkz. BAHTİYAR, s. 409)

[27] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar-I, s. 443.

[28] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar-I, s. 434.;

[29] TEKİNALP, s. 441;

[30] PULAŞLI, Şirketler, s. 691;

[31] TEKİNALP, s. 442.;

[32] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar-I, s. 434.;

[33] ÇAMOĞLU, s. 416.;

[34] GÖKTÜRK/CAN, s. 254.;.

[35] GÖKTÜRK/CAN, s. 253.

[36] ÇAMOĞLU, s. 416

[37] AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, s. 486.

[38] AYAN, Özge, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Çerçevesinde Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sadakat Yükümlülüğü Ve Bu Yükümlülüğün İhlalinin Sonuçları, 2013, Adalet Yayınevi, Ankara, s. 244.

[39] Bkz. TTK m. 557 Gerekçesi, s. 731; AKDAĞ GÜNEY, s. 271.

[40] Tek başına verilen zarara AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, şirketle rekabet etme yasağı olmasına rağmen bu yasağın ihlalinden kaynaklanan sorumluluğun sadece yasağı ihlal eden kişiye ait olacağı örneğini vermişlerdir (AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, s. 486.).

[41] ALTAY, Farklılaştırılmış Teselsül, s. 69.

[42] PULAŞLI, Şirketler, s. 705;

[43] SERENGİL, s. 28;

[44] PULAŞLI, Şirketler, s. 708.;

[45] ALTAY, Farklılaştırılmış Teselsül, s. 70

[46] Davacı, yönetim kurulu üyelerinin bir tanesinden, birkaçından ya da tamamından talepte bulunabilir.

[47] Ayrıntılı bilgi için Bkz: KOÇ, Himmet, Anonim Şirketlerde İç Yönerge ile Yönetim ve Temsil Yetkisinin Devri, 2018, Adalet Yayınevi, Ankara.

[48] KAYA, Mustafa İsmail, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Denetim ve Gözetim Görevi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014, C. 16, s. 3277

[49] AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, s. 320.;

[50] Ayrıntılı bilgi için Bkz: KAYA, s. 3269 vd.

[51] KAYA, s. 3276, dpn. 53.;

[52] 83 Fiili organ: Bağımsız olarak, kendi adına hareket eden kişidir. Fiili organ, eylemlerini kendi sorumluluğu altında gerçekleştirir. Yönetim kurulu üyesi olmamasına rağmen yönetim kurulu üyesi gibi iş ve eylemde bulunur, yönetim kurulu kararlarının alınmasında rol oynar (Ayrıntılı bilgi için Bkz. TEKİNALP, s. 216

[53] ALTAY, Sıtkı Anlam, Anonim Ortaklıklarda Yönetim Yetkilerinin Devrinin Sorumluluğa Etkileri

[54] AYHAN/ÇAĞLAR/ÖZDAMAR, s. 487.

[55] ÇAMURCU, s. 165.;

[56] SERENGİL, s. 30;

[57] PULAŞLI, Şirketler, s. 739.;

[58] AYAN, s. 250.

[59] DOĞANAY, s. 58.

[60] ÇAMURCU, s. 208.

[61] AYAN, s. 248;

[62] TANDOĞAN, Temsil, s. 14 vd.

[63] TANDOĞAN, Temsil, s. 15.;

[64] SEVİ, s. 62.